En son konular
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 33 kişi Salı 01 Ağus. 2017, 13:32 tarihinde online oldu.
BEYAZ EKMEK MERAKI
..VaTaNSeVeR.. :: SAĞLIK :: Genel Sağlık
1 sayfadaki 1 sayfası
BEYAZ EKMEK MERAKI
Şimdilerde bütün dünyada bir "E" vitamini modası var. İnsanlar yüksek paralar ödeyerek "E vitamini hapları" satın alıyor. Ne işe yarar bu "E vitamini"? Yaşlılığı geciktirici vitamin olarak "E vitamini", vücutta hücre zarının dayanıklılığını sağlar. Vücudun bağışıklık sistemini destekleyerek kanserin önlenmesinde önemli rol oynar. Aterosklorozun oluşumunu engelleyici etki gösterir. Koroner kalp hastalığı riskini azaltır. Pıhtı azaltıcı etkisiyle kanın akıcılığına, diyabetli hastalarda damar komplikasyonlarının önlenmesine yardımcı olur. Sinir sistemi hastalıklarında olumlu etkiler gösterir. Gözde katarakt oluşumunu geciktirir. E vitamini yaşlılığa bağlı hücre hasarlarında azalmaya neden olur. Etkin bir antioksidandır. Bu özelliğinden dolayı kolay oksitlenebilen bileşiklerin oksidasyonunu önler. Özellikle A vitamininin oksidasyonunu önleyerek bu vitaminin organizmada etkisini artırır, karaciğerde depo edilmesine yardımcı olur. Üreme sisteminde etkilidir. Kansızlığı önler.
E vitaminin doğalı makbul
E vitamini makbulü "doğal" olanıdır. Doğal, E vitamini şişelerinin üzerinde "wheat germ" yazar. Bu "wheat germ" denilen şey bizim bildiğimiz buğday taneciğinin en tepesindeki "cücük"tür. Buna bizde "buğdayın ruşeymi" derler. Buğdayın kalbi - hayat kaynağıdır. Buğday üç bölümden oluşur. Tepedeki o küçücük hayat kaynağı, bitki oluşmasını sağlayan ruşeym. Üzerindeki kabuk (kepek). Ve ruşeymin altında bulunan, tohum çimlenirken ruşeyme hayat veren gövde kısmı.
Buğdayın içinde (1) Karbonhidratlar, (2) Protein, (3) Yağlar, (4) Mineral tuzları, (5) Vitaminler, emzimler ve diğer bileşenler vardır.
Buğday olduğu gibi öğütüldüğünde bunlar da bütünü ile un olur.
Geliniz görünüz ki, şimdi buğday olduğu gibi öğütülerek un olamıyor. Çünkü Türk halkının da bir "beyaz ekmek" merakı oluştu. Halkımız "beyazın da beyazını" aradığından fırıncılarımız da unun "beyazının da beyazını" satın alıyor. Bu talep karşısında değirmencilerimiz unu katlediyor!.. Unun beyaz olmasını önleyen, buğdayın kepeğini ve de daha önemlisi ruşeymi (embriyo'yu kökçük kalkancık'ı) ayırarak buğdayın sadece "dolgu kısmı" olan gövdesini öğütüyor.
Beyaz unda vitamin yok Böylece buğdayın "E vitamini başta olmak üzere, diğer vitaminleri karbonhidrat ve protein değerleri, mineralleri kalsiyumu, fosforu, magnezyumu, demiri, çinkosu ruşeym ve kepek olarak değirmende kalıyor. Halkımızın "beyazın da beyazı" ekmeğine, içinde hiçbir vitamin, mineral, protein değeri olmayan un giriyor.
Sadece o kadar olsa iyi. Beyazın da beyazı arayışındakileri mutlu etmek için bazı değirmenler una son anda beyazlatıcı kimyevi madde katıyor.
Korkunç bir gerçek şu: Değirmenlerimizin çoğunun yeni makineleri bu talebe dönük makineler. Buğdayı öğütürken ruşeymi ve kabuğu (kepeği) çıkaran makineler. Buğdayı olduğu gibi üretebilecek makine sayısı azaldı.
Sonuç Türk halkı "beyazın da beyazı" merakı nedeniyle "sünger ekmek" yiyor. (Yiyor da ne oluyor? Çok kötü oluyor... Onu da anlatacağım...)
Halkımızın temel gıda maddesi ekmek. Prof. Dr. Filiz Açkurt'un verdiği bilgiye göre, halkımız günde 100 gr. ile 800 gr. arasında (ortalama kişi başı 350 - 400 gr.) ekmek tüketiyor Halkımız günlük enerji ihtiyacının yüzde 40'ını ekmekten sağlıyor.
Son yıllarda yayılan ve "fast - food" denilen "ayaküstü" beslenme alışkanlığı nedeniyle ekmeğin önemi daha da arttı.
Halkın "beyaz ekmek merakı" nedeniyle kentte ve kırsal kesimde ekmekler beyaz undan yapılıyor. Beyaz un üretmek için değirmende, buğday tanesinin içinden (1) Buğday özü ruşeym ile (2) Kaba ve ince kepek ayrılıyor. Ayrılarak bir yana konulan bu buğday özü ile kaba ve ince kepekte, (1) E vitamini, (2) Omega 3 ve 6, (3) Protein, (4) Karbonhidrat, (5) Zengin vitamin ve mineraller ve (6) Lif var. Bu vitamin ve minerallere sahip olmayan beyaz undan yapılan "sünger ekmek", halkımızın açlık duygusunu bastırıyor ama, beslemiyor.
Halkımız temel gıda maddesi olan ekmekten "alması gereken enerjiyi - vitaminleri ve mineralleri" alamıyor.
Bunun kötü sonuçları çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde değişik biçimlerde ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Sevinç Yücecan'ın verdiği bilgilere göre, annelerin yetersiz beslenmesi sonucu doğan bebeklerde ve çocuklarda ölüm oranları artıyor. Her beş çocuğumuzdan birinin boyu yaşına göre kısa. Çocuklarımızda demir yetersizliği anemisi var. Yetişkinler demir yetersizliği anemisi sonucu çabuk yoruluyor. İyot yetersizliğinden tiroid sorunu ortaya çıkıyor. Guatr, kemik çarpıklığı hastalıkları artıyor. Vitamin ve çinko yetersizliği vücut dengesini bozuyor. Diyete bağlı kalp hastalıkları, damar hastalıkları, yüksek tansiyon sorunu önem kazanıyor. Kolesterol artıyor. Kanser, şeker hastalığı, ostropoz, kemik kırılmaları halk arasında giderek yayılıyor.
Sağlıklı beslenme denilen şey "var olan ve yaşam kalitesini bozan beslenme alışkanlıklarının" düzeltilmesi ve böylece "protein - enerji yetersizliği, demir yetersizliği, anemisi, iyot yetersizliği hastalıkları, raşitizm, diş çürükleri, şişmanlık gibi sorunların en aza indirilmesi ve de koroner kalp hastalıkları, hipertansiyon, kanser, diyabet, ostropoz gibi hastalıkların önlenmesi en aza indirilmesi" demek.
Türk halkı için beslenmenin temeli ekmek. Ekmek demek un demek. Buğday un haline getirilirken buğdayın içindeki ana besin maddeleri, vitaminler ve mineraller çıkarılıp atılınca, halkın sağlıklı beslenmesine imkan kalmıyor. Tam buğday unundan yapılan ekmek bile insanın sağlıklı beslenmesi için gerekli enerjinin yüzde 40'ını sağlayabilirken, buğdayın en önemli bölümleri çıkarılarak üretilen beyaz undan yapılmış beyaz ekmek yiyenler (açlıklarını bastırıyor ama) beslenemiyor. Enerji alamıyor. Sağlıkları bozuluyor.
Halkı bu kadar yakından ilgilendiren bu konuda, halka bilgi verilmediğinden, halkımız neyin ne olduğunun farkına varamıyor. Beyazın da beyazı "sünger ekmek" yiyerek hem sağlığını hem enerjisini kaybediyor.
(Suçlu aramıyoruz. Gerçeği anlatıyoruz. Bilgisizlik nedeniyle halkın yanlış beslenmesini önlemeye çalışıyoruz.)
Güngör URAS
E vitaminin doğalı makbul
E vitamini makbulü "doğal" olanıdır. Doğal, E vitamini şişelerinin üzerinde "wheat germ" yazar. Bu "wheat germ" denilen şey bizim bildiğimiz buğday taneciğinin en tepesindeki "cücük"tür. Buna bizde "buğdayın ruşeymi" derler. Buğdayın kalbi - hayat kaynağıdır. Buğday üç bölümden oluşur. Tepedeki o küçücük hayat kaynağı, bitki oluşmasını sağlayan ruşeym. Üzerindeki kabuk (kepek). Ve ruşeymin altında bulunan, tohum çimlenirken ruşeyme hayat veren gövde kısmı.
Buğdayın içinde (1) Karbonhidratlar, (2) Protein, (3) Yağlar, (4) Mineral tuzları, (5) Vitaminler, emzimler ve diğer bileşenler vardır.
Buğday olduğu gibi öğütüldüğünde bunlar da bütünü ile un olur.
Geliniz görünüz ki, şimdi buğday olduğu gibi öğütülerek un olamıyor. Çünkü Türk halkının da bir "beyaz ekmek" merakı oluştu. Halkımız "beyazın da beyazını" aradığından fırıncılarımız da unun "beyazının da beyazını" satın alıyor. Bu talep karşısında değirmencilerimiz unu katlediyor!.. Unun beyaz olmasını önleyen, buğdayın kepeğini ve de daha önemlisi ruşeymi (embriyo'yu kökçük kalkancık'ı) ayırarak buğdayın sadece "dolgu kısmı" olan gövdesini öğütüyor.
Beyaz unda vitamin yok Böylece buğdayın "E vitamini başta olmak üzere, diğer vitaminleri karbonhidrat ve protein değerleri, mineralleri kalsiyumu, fosforu, magnezyumu, demiri, çinkosu ruşeym ve kepek olarak değirmende kalıyor. Halkımızın "beyazın da beyazı" ekmeğine, içinde hiçbir vitamin, mineral, protein değeri olmayan un giriyor.
Sadece o kadar olsa iyi. Beyazın da beyazı arayışındakileri mutlu etmek için bazı değirmenler una son anda beyazlatıcı kimyevi madde katıyor.
Korkunç bir gerçek şu: Değirmenlerimizin çoğunun yeni makineleri bu talebe dönük makineler. Buğdayı öğütürken ruşeymi ve kabuğu (kepeği) çıkaran makineler. Buğdayı olduğu gibi üretebilecek makine sayısı azaldı.
Sonuç Türk halkı "beyazın da beyazı" merakı nedeniyle "sünger ekmek" yiyor. (Yiyor da ne oluyor? Çok kötü oluyor... Onu da anlatacağım...)
Halkımızın temel gıda maddesi ekmek. Prof. Dr. Filiz Açkurt'un verdiği bilgiye göre, halkımız günde 100 gr. ile 800 gr. arasında (ortalama kişi başı 350 - 400 gr.) ekmek tüketiyor Halkımız günlük enerji ihtiyacının yüzde 40'ını ekmekten sağlıyor.
Son yıllarda yayılan ve "fast - food" denilen "ayaküstü" beslenme alışkanlığı nedeniyle ekmeğin önemi daha da arttı.
Halkın "beyaz ekmek merakı" nedeniyle kentte ve kırsal kesimde ekmekler beyaz undan yapılıyor. Beyaz un üretmek için değirmende, buğday tanesinin içinden (1) Buğday özü ruşeym ile (2) Kaba ve ince kepek ayrılıyor. Ayrılarak bir yana konulan bu buğday özü ile kaba ve ince kepekte, (1) E vitamini, (2) Omega 3 ve 6, (3) Protein, (4) Karbonhidrat, (5) Zengin vitamin ve mineraller ve (6) Lif var. Bu vitamin ve minerallere sahip olmayan beyaz undan yapılan "sünger ekmek", halkımızın açlık duygusunu bastırıyor ama, beslemiyor.
Halkımız temel gıda maddesi olan ekmekten "alması gereken enerjiyi - vitaminleri ve mineralleri" alamıyor.
Bunun kötü sonuçları çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde değişik biçimlerde ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Sevinç Yücecan'ın verdiği bilgilere göre, annelerin yetersiz beslenmesi sonucu doğan bebeklerde ve çocuklarda ölüm oranları artıyor. Her beş çocuğumuzdan birinin boyu yaşına göre kısa. Çocuklarımızda demir yetersizliği anemisi var. Yetişkinler demir yetersizliği anemisi sonucu çabuk yoruluyor. İyot yetersizliğinden tiroid sorunu ortaya çıkıyor. Guatr, kemik çarpıklığı hastalıkları artıyor. Vitamin ve çinko yetersizliği vücut dengesini bozuyor. Diyete bağlı kalp hastalıkları, damar hastalıkları, yüksek tansiyon sorunu önem kazanıyor. Kolesterol artıyor. Kanser, şeker hastalığı, ostropoz, kemik kırılmaları halk arasında giderek yayılıyor.
Sağlıklı beslenme denilen şey "var olan ve yaşam kalitesini bozan beslenme alışkanlıklarının" düzeltilmesi ve böylece "protein - enerji yetersizliği, demir yetersizliği, anemisi, iyot yetersizliği hastalıkları, raşitizm, diş çürükleri, şişmanlık gibi sorunların en aza indirilmesi ve de koroner kalp hastalıkları, hipertansiyon, kanser, diyabet, ostropoz gibi hastalıkların önlenmesi en aza indirilmesi" demek.
Türk halkı için beslenmenin temeli ekmek. Ekmek demek un demek. Buğday un haline getirilirken buğdayın içindeki ana besin maddeleri, vitaminler ve mineraller çıkarılıp atılınca, halkın sağlıklı beslenmesine imkan kalmıyor. Tam buğday unundan yapılan ekmek bile insanın sağlıklı beslenmesi için gerekli enerjinin yüzde 40'ını sağlayabilirken, buğdayın en önemli bölümleri çıkarılarak üretilen beyaz undan yapılmış beyaz ekmek yiyenler (açlıklarını bastırıyor ama) beslenemiyor. Enerji alamıyor. Sağlıkları bozuluyor.
Halkı bu kadar yakından ilgilendiren bu konuda, halka bilgi verilmediğinden, halkımız neyin ne olduğunun farkına varamıyor. Beyazın da beyazı "sünger ekmek" yiyerek hem sağlığını hem enerjisini kaybediyor.
(Suçlu aramıyoruz. Gerçeği anlatıyoruz. Bilgisizlik nedeniyle halkın yanlış beslenmesini önlemeye çalışıyoruz.)
Güngör URAS
..VaTaNSeVeR.. :: SAĞLIK :: Genel Sağlık
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. 27 Şub. 2013, 14:37 tarafından Admin
» Pc deki keyloggerı bulup imha etme
Çarş. 27 Şub. 2013, 14:22 tarafından Admin
» CMD çalıştır komutları
Çarş. 27 Şub. 2013, 14:19 tarafından Admin
» Adsl Modem Teknik Servis Numaraları
Çarş. 27 Şub. 2013, 14:15 tarafından Admin
» Program Ekle/Kaldır dan Silinemeyen Programların Silinmesi
Çarş. 27 Şub. 2013, 14:12 tarafından Admin
» Format Atmanın Faydaları Ve Zararları
Çarş. 27 Şub. 2013, 14:09 tarafından Admin
» deneme
Salı 26 Şub. 2013, 15:17 tarafından Misafir
» şikayet ve öneri
C.tesi 08 Mayıs 2010, 06:59 tarafından Misafir
» OTOBÜS ŞOFÖRÜ SERKAN
Paz 12 Nis. 2009, 15:32 tarafından Admin